23 Nisan 2016 Cumartesi

23 NiSAN ULUSAL EGEMENLiK VE ÇOCUK BAYRAMI

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk BayramıTürkiye Cumhuriyeti'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti' nin resmî tatil günlerinden ve ulusal bayramlarından biridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürktarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir.
Bu bayram, TBMM'nin açılışının birinci yılında kutlanmaya başlanan 23 Nisan Millî Bayramı ve 1 Kasım 1922'de saltanatın kaldırılmasıyla, önce 1 Kasım olarak kabul edilen, sonra 1935'te 23 Nisan Millî Bayramı'yla birleştirilen Hâkimiyet-i Milliye Bayramı ile Himaye-i Etfal Cemiyeti'nin 1927'de ilan ettiği ve ilki Atatürk'ün himayesinde düzenlenen 23 Nisan Çocuk Bayramı'nın kendiliğinden birleşmesiyle oluştu. 1980 darbesi döneminde Milli Güvenlik Konseyi, bu bayrama resmî olarak "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" adını verdi.
Hakimiyet-i Milliye Bayramı (önceleri 1 Kasım, sonra 23 Nisan), saltanatın kaldırılışının ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunu gerçekleştiren TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon KurumuUNESCO'nun 1979'u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır. Günümüzde bayrama birçok ülkeden çocuklar katılmakta, çeşitli gösteriler hazırlanmakta, okullarda törenler ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Ayrıca 1933'te Atatürk'le başlayan çocukları makama kabul etme geleneği günümüzde çocukların kısa süreliğine devlet kurumlarının başındaki memurların yerine geçmesi şeklinde devam etmektedir.

.

22 Nisan 2016 Cuma

ATATÜRK HAKKINDA BİLİNMESİ GEREKEN 30 BİLGİ

1. "ATA" LAFINI SEVMEZDİ

"Atatürk" hitabını ilk kez dönemin Türk Dil Kurumu Başkanı bir konuşmasında kullanmış, Mustafa Kemal de çok beğenerek soyadı olarak almıştı. Kendisine Ata" diye hitap edilmesinden hiç hoşlanmazdı.

2. EN SEVDİĞİ YEMEK

Manastir Askeri Lisesi yillarından kalan bir aliskanlikla hayati boyunca en sevdiği yemek kuru fasulye ve pilav olarak kaldı. Tatlıya düşkün değildi ama cani istediğinde çok sevdiği gül reçelini tercih ederdi.

3. EN BÜYÜK HAYALI DÜNYA TURUNA ÇIKMAKTI


Ömrü yetseydi bir dünya turuna çıkıp Türk dili ve tarihi üzerindeki çalışmalarını genişletmek en büyük hayaliydi.




4. BAŞ UCU KİTABI "ÇALI KUŞU" YDU.

Binlerce kitabı vardi. Ama bunlarin arasinda bir tanesini hayati boyunca hatta cephede bile basucundan ayirmadi. Resat Nuri Güntekin'in ünlü Çalikusu" romanini hep yaninda tasir, her gün rastgele bir yerinden açar,birkaç sayfa okurdu.

5. KABUL SALONUNDAKİ AT YAVRUSU


Atlardan sonra en sevdiği hayvan köpekti. "Fox" adini verdiği köpeği, Gazi`nin yatağının ayak ucunda uyurdu. Hayvanlara düşkünlüğü o dereceydi ki bir gün misafirlerinin de görebilmesi için yeni doğmus bir tayla annesinin Çankaya Köşkü kabul salonuna getirilmesini bile emretmisti.


6. TAM BİR SALON ADAMI


En sevdiği dans valsti. Müzik zevki çeşitlilik gösteriyordu. Klasik Bati müziği dışında Anadolu ezgilerini de severek dinlerdi.

7. GÖMLEKLERİNİN TÜMÜ BEYAZDI
Gömleklerinin hepsi beyazdi. Bu gömlekler ilk yillarda Isviçre`de özel olarak dikilirken sonra yerli mali kullanma kampanyasina öncülük edebilmek için Beyoglu`nda bir terziye diktirilmeye baslanmisti.

8. DOLABINDA LACİVERTE YER YOKTU

Takım elbiselerinin tasarımlarini hep kendisi çizerdi. Lacivert takım giymeyi sevmezdi.

9. ÖLÇÜLERİ

Boyu 1.74 idi. Hayatinin son dönemlerine kadar 76 olan kilosu hastalığının ilerlemeye başlamasiyla 46'ya kadar düşmüstü. 43 numara siyah rugan ayakkabı giyerdi.

10. RUMELİ ŞİVESİ


Özenli ve temiz bir Türkçe konuşurdu. Ancak bazi kelimeleri Rumeli şivesiyle telaffuz ederdi.

11. HAZİN BİR HİKAYE

Hayatında bir dönem çok önemli yer tutan Mustafa Kemal`in evlenmesinden sonra hayatına trajik bir şekilde son veren Fikriye Hanım`in mezarının nerede olduğu bilinmiyor.

12. CUMHURBAŞKANLIGI'NDAN SIKILIYORDU

Hayatının çoğunu geçirdiği savaş cephelerinden sonra Cumhurbaskanı olarak geçirdiği yıllar ona bir tecrit yaşantısı gibi geliyor, çok sevdiği halkından ve sade bir vatandaş yaşamından uzaklaştığını düşünüyordu.


13. PAPA`NIN TEMSİLCİSİNE ELBİSE

Kıyafet Kanunu çerçevesinde tüm din adamlarının dini kıyafetleriyle sokağa çıkmalari yasaklanınca, Monsenyör Roncalli`ye kendi terzisi Kemal Milaslı eliyle bir koleksiyon hazırlattı.

14. KENDİSİ TIRAŞ OLMAZDI

Sabah kahvaltılarıyla arası hiç hoş değildi. Yataktan kalkar kalkmaz odasındaki divanın üzerine bağdaş kurarak oturur, günün ilk kahvesini sigarasını içerdi. Bir özelliği de kendi kendine tıraş olmamasıydı.

15. DÜZEN TAKINTISI VARDI

Evlerde bile eğri duran eşyaları düzeltmeden rahat edemezdi.

16. HOŞ GÖRÜLÜ LİDER


Köylünün birinin gazete kağıdına sardiği tütünü içmeye çalışırken eli yanmis, "Alın bunu kendi içsin" diyerek Atatürk`e küfretmisti. Mahkemeye çıkarılacaktı. Atatürk olayı dinledikten sonra "Onu mahkemeye vereceğinize doğru dürüst sigara içmesini temin edin" dedi.

17. SİGARA PAZARLIĞI

Hastalığının başlangıcında kendisini muayene eden Dr. Fissinger günde kaç paket sigara içtiğini sormuş, Atatürk "sekiz" demişti. Doktor bunu günde bir pakete indirmesi gerektiğini söyleyince gülümseyerek cevap vermişti: "Ben zaten bir paket içiyorum. Bundan sonra bunu sizin izninizle yapacağım".


18. "BU NASIL HALKÇILIK?"

Bir sabah milletvekilleri ile trene binmisti. Kondüktörün milletvekillerinden bilet parasi almamasına saşırmış nedenini sormuştu. Trenin milletvekillerine bedava olduğunu öğrenince epey sinirlenmiş, "Ne de güzel halkçılık ama" demişti.

19. "LAİKLİK ADAM OLMAKTIR!"

İlk mecliste bir oturum sırasında üyelerden biri laikliğin ne manaya geldiğini anlamadığını söyleyince Gazi çok sinirlenmiş ve elini kürsüye vurarak bir din bilgini olan üyeye cevap vermişti: "Adam olmak demektir hocam, adam olmak!"

20. KURBANLARI BAĞIŞLARDI


Gittiği yurt gezilerinde kendisi için kurban edilen hayvanlara bakamaz böyle durumlarda sırtını döner yada kesilmelerini engellerdi.

21. YABANCI DİLE MERAKI

Askeri lisede öğrenmeye basladığı Fransızca'yı sonraki yıllarda geliştirdi. Zengin bir kelime bilgisi vardi. Konuşurken araya Fransızca sözcükler de eklerdi.

22. FASULYESİNE POKER


Kumardan hoslanmaz ama arkadaşlarıyla fasulyesine poker oynardı. Oyun sonunda kazandıklarını iade ederdi.

23. KAN GÖRMEYE DAYANAMAZDI

Cephelerde düşmanla göğüs göğüse savaşmış biri olarak en ilginç özelliği savağ meydanları dışında kan görünce fenalasmasıydı.

24. KULAKLARI DUYAN TEK KİŞİ

Fransız tarihçisi Herriot Ankara`ya geldiğinde Gazi`nin kulaklarının duyuyor olmasına şaşırmış anılarında bunu espirili bir dille anlatmıştı: "T.C`de bir tane kulakları duyan kişi var onu da Cumhurbaşkanı yapmışlar".

25. BİR RİCASİ BAS AÇTIRDI

Bir gün halk arasında dolaşırken çarşaflı bir kadına rastlamış, "Hafız Hanım benim hatırım için başındaki örtüyü açar mısın?" diye sormuştu. Kadın baş örtüsünü açarak , Atatürk`ün önünde eğildi ve ellerini öptü.

26. BİLARDO VE YÜZME


Sportmen kişiliği vardi. Her gün at biner, yüzmeye gider ve bilardo oynardı.

27. EN BAŞARILI DERS


Eğitim hayatı boyunca en başarılı dersi matematikti. Pozitif bilimlere ilgisi hayatı boyunca sürdü.

28. YAĞCILARA GEÇİT YOK


Yağcıları çok kırardı. Bir akşam sofrasında kendisine gereksiz şekilde iltifat eden Abdülhak Hamit`e müdahale etti.

29. SON YILBAŞI GECESİ

1937`yi 1938`e bağlayan son yılbaşı gecesini Dış işleri Bakanı Tevfik Rustu Aras ile baş başa geçirmişti. O gece dolabındaki bazı elbiseleri bakana hediye etmişti.

30. KÖŞKTEKİ GÜVERCİNLİK


Kuşları çok severdi. Çankaya Köşkü`nde özel bir bakıcının ilgilendiği güvercinliği vardı.



Sayfa Derleme ve Tasarım: OduncuTimi / www.OduncuTimi.com

19 Mart 2016 Cumartesi

ATATÜRK VİDEOLARI



          Türkiye nasıl kuruldu, nasıl ekonomisi ve sanayisi gelişti, halk nasıl kalkındırıldı bu videoda görebilirsiniz. Vatan hainlerinin Atatürk'ü beğenmemeleri ve terbiyesizce konuşmalarına cevaptır bu video. Mustafa Kemal ATATÜRK ölmedi!
 ----------------------------------------------------------------------------------------------------------------



          Atatürk'ün şimdiye kadar duyulan en net ses kaydı Amerikan Ulusal Arşivleri'nde bulundu. 1958 yılında ABD tarafından hazırlanan 'Muhteşem Türk' isimli belgeselde yer alan kayıtta Atatürk'ün sesinin Nutuk konuşmasındakinden çok daha tok olduğu duyuluyor.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Ulu Önderimiz ve Dünya Liderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü rahmetle anıyoruz. 

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------




Akp nin sır gibi sakladığı ATATÜRK BELGESELİ

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------



Bu videoda ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili az bilinenleri derledim. Atamızı sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyoruz.

Atamızın boyu 1.74, kilosu ise 75 civarıydı. 42 numara ayakkabı giyiyordu. Ayakkabıları genelde siyah rugandı.

Atatürk’ün de TC kimlik numasını biliyor musunuz? Söylüyorum: 10000000146. Aslında bu, birinci sıradaki TC kimlik numarası. Sondaki 46, güvenlik amacıyla, sistem tarafından otomatik konulmuş.

Atartürk’ün en sevdiği yemek, etsiz kuru fasulye ile pilavdı. Kahveyi de çok seviyordu. Günde 10-15 fincan Türk kahvesi içiyordu.

Atatürk’ün tüm gömlekleri beyazdı. Takım elbiselerinin modelini kendisi çiziyordu. Lacivert rengi sevmezdi. Bu nedenle gardolabında laciverte yer yoktu.

Atatürk'ün “Foks” adında bir köpeği vardı. Atamız Foks’u Yalova kaplıcalarına gittiği bir gün, seyyar bir fotoğrafçıdan 50 liraya satın almış. Foks öldükten sonra doldurulup mumyalanmış. Halen de "Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi"nde sergileniyor.

Atarürk spor yapmayı çok severdi. Düzenli ata binerdi, yüzerdi ve bilardo oynardı.

Mustafa Kemal, çok kitap okuyan biriydi. Yüzlerce kitabı vardı. Ancak en sevdiği kitap, Reşat Nuri Güntekin’in Çalıkuşu adlı romanıydı. Öyle ki, kitabı sürekli yanında taşırdı ve zaman zaman rastgele bir sayfa açıp okurdu.

Atamız 44 sayfalık bir geometri kitabı yazdı. Bugün kullandığımız üçgen, dörtgen, çap, artı, eksi, bölü, oran gibi Türkçe kelimeleri Atatürk buldu.

Atatürk’ün bu kitap dışında 13 kitabı daha var. Mustafa Kemal; Medeni Bilgiler, Karlsbad Hatıraları, Bölüğün Muharebe Eğitimi gibi hem askeri hem de toplumsal konularda kitaplar yazdı.

Atatürk isminde bir çiçek olduğunu biliyor muydunuz? Bakın işte bu Atatürk çiçeği. Rivayete göre, Atamız çok seviyor diye bu ismi koymuşlar. Bir başka iddiaya göre ise Meksika kökenli çiçeği Türkiye’de yetiştiren bitkibilimciler çiçeğe Atatürk ismini verdi.

Mustafa Kemal Atatürk, son söz olarak, “Aleykümselam” dedi. Anlatılanlara göre, Atatürk, doktoruna dikkatle baktı ve “Aleykümselam” dedi. Ardından girdiği komada 30 saat kaldı. 10 Kasım günü ise maalesef hayatını kaybetti.

NOT:İzlediğiniz bu video YOUTUBE "Ohadiyorum" kanalından alınmıştır.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Atatürk'e Benzeyen Adam İzmir sokaklarında gezerek insanları kendine hayran bıraktı. Atatürk özlemi duyan halk bu adamı gördükçe ağladı ve heyecanlandı



-------------------------------------------------------------------------------------------------------------


Bu videoda ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği 14 şarkıya yer verilmiştir. Bu gün 10 Kasım olması sebebiyle Atatürk'ü, o musikişinas insanı, sevdiği şarkılarla anmak istedik.

Videoda yer alan şarkılar sırasıyla aşağıdaki gibidir:

00:00 Vardar Ovası
03:56 Bülbülüm Altın Kafeste
09:35 Dayler Dayler -- Safiye Ayla
14:23 Çökertmeden Çıktım Halilim
19:56 Kırmızı Gülün Ali Var -- Müzeyyen Senar
23:15 Mızıka Çalındı Düğün mü Sandın
27:55 Kışlalar Doldu Bugün -- Neriman Altındağ Tüfekçi
32:00 Ah Akşam Oldu Yine de Bastı Kareler -- Sadettin Kaynak
34:50 Selanik Türküsü
40:06 Yanık Ömer
44:27 Mehralı Bey -- Özlem Demir
49:50 Zobalarında Guru Meşe Yanıyor Efem
54:54 Alişimin Kaşları Kare -- Safiye Ayla
58:57 Atatürk'e Ağıt -- Aşık Veysel (Atatürk'ün Cenaze Töreni Görüntüleri)
01:04:13 Atatürk'ün Cenaze Töreni Kaydı.


-------------------------------------------------------------------------------------------------------------

.

ATATÜRK HAKKINDA AZ BİLİNENLER


        Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili az bilinenleri derledim. Atamızı sevgiyle, saygıyla, minnetle anıyoruz.

* Atamızın boyu 1.74, kilosu ise 75 civarıydı. 42 numara ayakkabı giyiyordu. Ayakkabıları genelde siyah rugandı.

* Atatürk’ün de TC kimlik numasını biliyor musunuz? Söylüyorum: 10000000146. Aslında bu, birinci sıradaki TC kimlik numarası. Sondaki 46, güvenlik amacıyla, sistem tarafından otomatik konulmuş.

* Atatürk’ün en sevdiği yemek, etsiz kuru fasulye ile pilavdı. Kahveyi de çok seviyordu. Günde 10-15 fincan Türk kahvesi içiyordu....

* Atatürk’ün tüm gömlekleri beyazdı. Takım elbiselerinin modelini kendisi çiziyordu. Lacivert rengi sevmezdi. Bu nedenle gardolabında laciverte yer yoktu.

* Atatürk'ün “Foks” adında bir köpeği vardı. Atamız Foks’u Yalova kaplıcalarına gittiği bir gün, seyyar bir fotoğrafçıdan 50 liraya satın almış. Foks öldükten sonra doldurulup mumyalanmış. Halen de "Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi"nde sergileniyor.

* Atatürk spor yapmayı çok severdi. Düzenli ata binerdi, yüzerdi ve bilardo oynardı.

* Mustafa Kemal, çok kitap okuyan biriydi. Yüzlerce kitabı vardı. Ancak en sevdiği kitap, Reşat Nuri Güntekin’in Çalı kuşu adlı romanıydı. Öyle ki, kitabı sürekli yanında taşırdı ve zaman zaman rastgele bir sayfa açıp okurdu.

* Atamız 44 sayfalık bir geometri kitabı yazdı. Bugün kullandığımız üçgen, dörtgen, çap, artı, eksi, bölü, oran gibi Türkçe kelimeleri Atatürk buldu.

* Atatürk’ün bu kitap dışında 13 kitabı daha var. Mustafa Kemal; Medeni Bilgiler, Karlsbad Hatıraları, Bölüğün Muharebe Eğitimi gibi hem askeri hem de toplumsal konularda kitaplar yazdı.

* Atatürk isminde bir çiçek olduğunu biliyor muydunuz? Bakın işte bu Atatürk çiçeği. Rivayete göre, Atamız çok seviyor diye bu ismi koymuşlar. Bir başka iddiaya göre ise Meksika kökenli çiçeği Türkiye’de yetiştiren bitki bilimciler çiçeğe Atatürk ismini verdi.
* Mustafa Kemal Atatürk, son söz olarak, “Aleykümselam” dedi. Anlatılanlara göre, Atatürk, doktoruna dikkatle baktı ve “Aleykümselam” dedi. Ardından girdiği komada 30 saat kaldı. 10 Kasım günü ise maalesef hayatını kaybetti

 

.

18 Mart 2016 Cuma

ÇANAKKALE ZAFERİ HAKKINDA

ÇANAKKALE ZAFERİ
HAKKINDA BİLİNMEYEN HER ŞEY

Çanakkale Savaşları, Birinci Dünya Savaşı içinde, tarihin en kanlı bölümü olarak bilinir. Türk'ün sayısız zafer, şan ve şerefle dolu tarihinin en parlak sayfasıdır.


I. Dünya Savaş'ından kısa bir süre önce, 1911-1912 yıllarında Osmanlı Devleti son Afrika topraklarını İtalya'ya kaptırmış, 1912-1913 Balkan Hezimeti ise, Rumeli'deki son Türk hakimiyetini silip süpürmüştür.



Bulgar Ordularının İstanbul kapılarını zorlaması, 500 yıldır Türk olan Rumeli'nin kaybı, İstanbul ve boğazların güvenliğinin tehlikeye girmesi, o zamanın devlet adamlarında siyasi yalnızlığımızın tabii bir sonucu olarak değerlendirilmiştir.


Dolayısıyla I. Dünya Savaşı'na rastlayan günlerde Osmanlı devleti yalnızlıktan ve emniyetsizlikten kurtulmak fakat, Balkan savaşının kötü hatıralarının tesiri altında kalan her iki blokta Türk ittifakını küçümsemişler ve bu ittifakın kendileri için bir yük olmasından endişe etmişlerdi. Ancak, Alman İmparatoru, her iki blok arasındaki savaşta, Osmanlı Devleti'nin hiç değilse bir kısım düşman kuvvetini meşgul edebileceği gerekçesiyle müdahale etmiştir. Bu suretle Osmanlı Devleti, kaderini alelacele, 2 Ağustos 1914'te "Üçlü ittifak'a bağlamıştır. İşte Çanakkale Zaferini yaratan kuvvet. 1914 yazında küçümsenen değeri hakkında yanlış teşhis konan bu TÜRK ORDUSU'dur.

Avrupa'da savaş bütün şiddetiyle sürerken, hareket harbinin yerini siper harbi almıştır. Bu cephede yarma yapmak ve kesin sonuç almak son derece zorlanmıştır. Halbuki "üçlü itilaf"ın askere gücü günden güne artmaktadır. 

Bu güç , hareket savaşına müsait başka savaş alanlarında kullanılmalıdır. İngiltere Başkanı Lloyd GEORGE ve Bahriye Nazırı CHARCHILL bu görüşü benimsemişlerdir. Çanakkale Savaşları, işte bu görüşü benimseyenlerin esiridir.

Hareket sahası olarak Gelibolu Yarım adası'nın seçilmesi, bu bölgenin jeopolitik bakımdan çok büyük öneme sahip olmasındandır. Boğazlar, Güney Rusya ve bütün Karadeniz kıyılarının açık denizlere olan tek çıkış noktasıdır. Harp halinde bu geçidin kapanması, Rusya için hayati önem taşımaktadır. Zira, Rusya'nın insan ve ham madde kaynakları zengin, fakat sanayi ve mali imkanları sınırlıdır. Bunun için uzun ve sürekli bir savaşın gerektirdiği silah, cephane ve malzeme ikmalini temin edemeyecek durumdadır. Bu durumda boğazlar doğu cephesinin en müsait ve hayati menzul hattını teşkil etmektedir. Bu geçidin açılmasıyla Rusya'yı takviye edecek, batı cephesinin yükünü hafifletecek, dolayısıyla savaşı kısaltacaktır. 

Osmanlı Devleti'nin savaş dışı edilmesiyle, muhtemelen Balkan devletleri ve İtalya "itilaf" devletleri yanında savaşa katılacaklardı. O zaman İngiliz Bahriye Nazırı olan CHURCHILL'in ısrarla üzerinde durduğu bu fikirlere önceleri pek itibar edilmemiştir. Ancak 1914 Aralık ayında başlayan Türk Sarıkamış harekatı üzerine telaşlanan; çok zor durumda kalan hiç değilse bir kısım Türk kuvvetlerinin başka Cephelere çekilmesini isteyen Rusya'nın yükünü azaltmak için, Çanakkale seferine karar verilmiş. Fakat kesin neticeyi batı cephesinde arayanları darıltmamak amacıyla önce sadece donanmayla ve zorla Çanakkale Boğazı geçilmeye çalışılmıştır.

Sayfa Derleme ve Tasarım: OduncuTimi / www.OduncuTimi.com

DÜŞMAN GÖZÜNDEN ÇANAKKALE DESTANI ve ATATÜRK

Mustafa Kemal’in askerleri 101 yıl önce Çanakkale’de işte böyle destan yazdı!..

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki Türk Ordusu, bir asır önce dünyanın en güçlü ordularını Çanakkale’de dize getirdi. Bugün kahraman Türk askerindeki o ‘yüksek ruh’ bir kez daha minnetle anılacak


Yıl 1915… 1’inci Dünya Savaşı’nın en çetin dönemi yaşanıyordu… İşgal güçlerinin şubat ayından itibaren boğazları ele geçirmek için yaptığı saldırı mart ayında Çanakkale’de şiddetlendi. Ancak 18 Mart günü Türk askeri, var gücüyle direndiği, kudreti ve vatan sevgisiyle karşı koyduğu işgalcileri püskürttü. O gün denizde bozguna uğrayan düşman kuvvetleri, bu kez Çanakkale’ye karadan girmek istedi. 

“SİZE BEN TAARRUZ ETMEYİ DEĞİL, ÖLMEYİ EMREDİYORUM” Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal Atatürk’ün, Çanakkale’de taarruz emrini nasıl verdiği şöyle anlatılır: “Bu öyle alelade bir taarruz değil, herkesin başarılı olmak veya ölmek azmiyle harekete hazır olduğu taarruzdur. Hatta ben komutanlara şifahen verdiğim emirlerde şunu ilave etmişimdir: Size ben taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında, yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir.


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Karşılarında Ulu Önder Mustafa Kemal komutasındaki Türk birlikleri vardı. Mustafa Kemal, emrindeki 57. Alay’a “Ben size taaruzu değil, ölmeyi emrediyorum’’ dedi. 25 Nisan 1915 sabahı tarihin akışını değiştiren Çanakkale Kara Savaşları başladı. Önce Anafartalar, sonra Conkbayarı zaferleri geldi. Düşman kuvvetleri çekildi. “Çanakkale geçilmez’’ sözü tüm dünyaya kanıtlandı.

Nusret Mayın Gemisi Boğaz’da geçit vermedi
7 Mart’ı 8 Mart’a bağlayan gece Nusret Mayın Gemisi, demir aldı. Düşman gemileri projektörlerle denizi tarıyordu. Nusret Mayın Gemisi ışıklarını söndürüp ilerlemeye başladı. Akyarlar’a sessiz bir şekilde mayınlarını bıraktı. 10 gün sonra saldırıya geçen müttefik donanmasından 3 büyük gemi, mayınlara çarparak Boğaz’ın serin sularında battı. Bu olay savaşın seyrini değiştirdi.

Seyit Onbaşı, İngiliz gemisi Ocean’ı dümeninden vurdu!
Çanakkale Deniz Savaşı’nın en kritik anlarından birinde Queen Elizabeth Zırhlısı’ndan atılan top mermisi Boğaz’dan geçen düşman savaş gemilerini vurmak için bekleyen Mecidiye Tabyası’na isabet eder. Tabyadan geriye iki er ve komutanı kalır. Bu erlerden biri olan Seyit Ali Çabuk, 276 kiloluk mermiyi tek başına sırtlayıp bataryaya yerleştirir. Ancak ilk denemesinde İngiliz zırhlısı Ocean’ı vurmayı başaramaz. İkinci seferde de başarılı olamaz. Son denemesinde diğer erin de yardımıyla mermiyi bataryaya yerleştirir ve Ocean’ı dümen sisteminden vurur. İngiliz zırhlısı sürüklenir ve Nusret Mayın Gemisi’nin döşediği mayınlara çarparak batar.
Seyit Ali Onbaşı, 276 kiloluk top mermisini sırtlayıp kaldırdı.

 

Düşmanın gözünden

Çanakkale Destanı ve Ulu Önder Atatürk

Birleşik Krallık Donanma Komutanı Winston Churchill: “Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir.”

Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend: “Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki, bu ifadenin altını çiziyorum, Türklerle mukayese edilebilsin. Almanların müdafaada gayet iyi oldukları kabul olunabilir. Fakat siperlerde onlar dahi Türklerle kıyas edilemez. Misal olarak Gelibolu’yu zikretmek isterim. Orada bizim gemi ateşlerimizle büyük zayiata uğrayan kıtalar, Türk olmasalardı. Yerlerinde kalamaz ve derhal değiştirilirlerdi. Halbuki, Türkler, bütün muharebe müddetince yerlerinde kaldılar.”

Sir Julien Corbet: Çanakkale’de başarılı olamadık. Nasıl başarılı olurduk ki? Zira Türkler yuvasına girilmiş aslanların hiddetiyle, cüret ve cesaret kahramanlığı ile savaşıyorlardı. Böyle bir millet görmedim.

Alman General Otto Liman von Sanders:   “Bu Türk kıtaatının cesaret, metanet ve se’bat cihetiyle takdir ve senaya liyakatı, her şüphenin fevkinde bulunmuştur. Donanmasının ateşiyle de, en müessir surette muavenet gören pek cesur bir düşmamn taarruzlarına karşı sayısız muharebelerde bu kıtaat mevkilerini muhafaza etmişlerdir.”

Alan Moorehead (Yazar):“O genç ve dahi Türk Şefi’nin o esnada Çanakkale de bulunması, müttefikler bakımından tarihin en acı darbelerinden biridir.”

İngiliz General Oglander:“Türk askerinin savaş ve dövüş hususunda haiz bulunduğu evsafın bidayette layıkıyle takdir edilmemiş olması, İngilizler için felaket olmuştur…. Türk askerinin ne yaman muharip olduğunu, İngilizler kendileriyle dövüştükten sonra bir tecrübe anlamışlardır.”.

Sayfa Derleme ve Tasarım: OduncuTimi / www.OduncuTimi.com

ÇANAKKALE SAVAŞI

Çanakkale Savaşı, I. Dünya Savaşı sırasında 1915–1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.[9] İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkent iİstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya'yla güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul′u zaptetmek suretiyle Almanya′nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletlerini zayıflatmak amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşı sonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.
Osmanlı İmparatorluğu, Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiğı 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanya ile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletlerisafında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilen Goeben ve Breslau savaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.
Birleşik Krallık Donanma Bakanı Winston Churchill, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı Başbakan Herbert Asquith'e vermiştir. Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları 1915 Şubat ayında başlatıldı. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalındı.
Deniz harekatıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekatıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan İngiliz ve Fransız kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. İngiliz ve Fransız çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesiolarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı ancak başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe – Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. İngiliz ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmelerin sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

 

Sayfa Derleme ve Tasarım: OduncuTimi / www.OduncuTimi.com

11 Mart 2016 Cuma

ATATÜRK'ÜN OKUL YILLARI

          Dünya Lideri, Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK İlkokul eğitimini tamamlamak üzere Selanik'te bulunan ŞEMSİ EFENDİ okuluna gitti fakat babası Ali Rıza Efendi yi henüz küçük yaşlarda kaybetti ve bu yüzden okuldan ayrılmak durumunda kaldı. Mustafa Kemal ATATÜRK, Makbule isimli küçük kız kardeşi ve annesiyle birlikte dayısının çiftlik evine yerleştiler. Bu çiftlik evi Selanik yakınlarındaydı ve yaşamlarını bu çiftlikte devam ettirdiler.

Mustafa Kemal çiftlikte çalışmaya çok zaman ayırdığı ve okula gitmediği için annesi tahsilini tamamlayamayacağı için korku ve endişe duyuyordu. Annesi bu durumun derhal bitmesini arzuladığı için Atatürk'ü alıp Selanik'teki kız kardeşinin yanına gitti ve Atatürk'ü orada bulunan Askeri Rüştiye ye kayıt ettirdi. Mustafa Kemal çok zeki ve başarılı bir öğrenci oldu. 1885 yılında Askeri Rüştiye yi bitirdi ve ardından Manastır'daki Askeri İdadi ye girdi ve burayı da çok başarılı şekilde bitirdi ve daha sonra İstanbul'a gitti. 13 Mart 1899 senesinde başladığı ve derecelerle dolu Harbiye yi de bitirdikten sonra 1902 senesinde Harp Akademisine başlandı. Yine üstün başarılarla dolu eğitim hayatından sonra 11 Ocak 1905 senesinde Harp Akademisinden YÜZBAŞI rütbesiyle mezun oldu ve şanla dolu mücadelesine başlamış oldu.

Atatürk'ün Öğrenim Hayatı

Küçük çocuk Mustafa, 1887 senesinin Haziran ayında annesinin ve teyzesinin isteği doğrultusunda mahalle okulu (mektebi) olan Mehmet Efendi mektebinde devam etti ama fazla zaman geçmeden babası Ali Rıza Efendinin isteği doğrultusunda Selanik'te bulunan ve çağdaş / modern eğitim öğretim yapan Şemsi Efendi Mektebine gitti ve İlkokulu burada tamamladı. Şemsi Efendi (hoca) yeni gelen öğrencisi Mustafa Kemal'in yetenek, zeka, kabiliyetini çok ama çok takdir ediyordu ve Mustafa Kemal'in kendi kendi okulunda bulunmasından ötürü çok mutluydu.

Mustafa Kemal Şemsi Efendi mektebinde okurken babası Ali Rıza Efendi öldü. Babasının ölümünden sonra annesi Zübeyde Hanım 3 çocuğunu da yanına aldı ve Selanik'teki Langaza da bulunan Rapla çiftliğinde subaşılık yapan küçük kardeşi Hüseyin Efendinin yanına yerleşti. Çiftlik şartları nedeniyle Mustafa Kemal hem çiftlikte koşturmaca, oyunlar ve çalışmak için okul hayatını iyice aksatmıştı. Annesi Zübeyde Hanım bu durumun iyi olmadığını düşünerek Selanik'e dönerek okuluna kaldığı yerden devam etmesini sağladı.

                                                      
                                                       İlk öğretmeni Şemsi Efendi

Mustafa Kemal ilkokulu Şemsi Efendi mektebinde bitirdikten sonra Selanik Mülkiye Rüştiyesi'ne devam etti ama Arapça hocası Kaymak Hafız isimli hocanın kendisini haksız yere dövdüğü (sopa vurduğu) için bu okuldan ayrıldı ve 1894 yılının Temmuzunda Askeri Rüştiye ye girdi ve eğitim öğretim hayatına burada devam etti. Yaz ayları gelince dayısı Hüseyin Efendi'nin yanında çalışırdı. Okul zamanı gelince tekrar evine gider okuluna devam ederdi. Mustafa Kemal bu okulu çok sevmişti. Arkadaşları içinde zekasını, pratikliğini ve çok üstün yeteneklerini gösteri. Çalışkanlığından dolayı öğretmenleri Mustafa Kemal'i çok sevdi ve kendisine arkadaş muamelesi yapmaya başladı.

Aynı okuldaki Matematik öğretmeni Mustafa Yüzbaşı, Mustafa Kemalin zekası, çalışkanlığı ve diğer öğrencilerden faklı olduğunu göstermek istediğinden dolayı isminin yanına KEMAL adını getiren kişidir. Okul hayatında MUSTAFA KEMAL olarak anılmaya başlamıştır.

Mustafa Kemal Selanik Askeri Rüstiyeyi bitirdi ve 13 Mart 1896 da Manastır Askeri İdadisine girdi. Bu okulda Ömer Naci ile samimi bir arkadaşlık kurdu ki Ömer Naci Mustafa kemalin edebiyat sevgisini arttırmıştı. Aynı zamanda burada en iyi en yakın arkadaşlarından ve eğitim zamanı bitince çok iyi bir hatip olacak olan Ali Fethi Okyar da Manastır Askeri İdadisinde okuyordu. Mustafa Kemal Askeri eğitimini ve yabancı dil eğitimini asla ihmal etmez, okul bittikten sonra izin alarak Selanik'e döner ve Fransızca eğitimi alırdı.

                                               
                                                               Manastır İdadisi

Genç Mustafa Kemal, okumuş olduğu Manastır Askerî İdadisini de süper başarı ile bitirdi ve 13 Mart 1899 senesinde İstanbul'da Harp Okulu'na girdi.


3 yıl başarılı bir Harbiye zamanı geçirdikten sonra 10 Şubat 1902'de Harp Okulunu Teğmen rütbesiyle bitirerek eğitim hatatına Harp Akademisinde devam etti.1903 senesinde Üsteğmen oldu. Mustafa Kemal 11 Ocak 1905 senesinde Kurmay Yüzbaşı rütbesi alarak Harp Akademisinden üstün başarı ile mezun oldu.

                                    

                                        Harbiye Mektebi / Pangaltı -ISTANBUL

Mustafa Kemal üstün zekasını, yeteneklerini, ve sağlam kişiliğini tüm Harp Akademisi ve Harp Okulunda ki eğitimcilerine göstererek hepsinin saygı ve sevgisini fazlasıyla kazandı.

Mustafa Kemal aldığı Askerli derslerinin dışında çok ilgi duyduğu matematik, yabancı dil, edebiyat ve güzel söz söyleme derslerini de aldı. Kişilik olarak sürekli Vatan, Millet gibi duygu ve düşüncelerini etrafındakilere belli ettiği için Aydın ve İnkılapçı bir Subay olarak çevresinde tanındı. Zaman istibdat olduğu için Mustafa Kemal'in bu düşüncelerinden onun aleyhine olabilirdi ama etrafında fazlasıyla sevilen birisi olduğu için herhangi bir kötü duruma kurban gitmedi. Yalnız Harp Akademisinden mezun olduktan kısa süre sonra İstibdat ve Padişah rejimlerine karşı kötü görüşlerini bildirdiği için bir kaç ay İstanbul'da tutuklu aldı ama sürgün bahanesi adı altında vazife olarak 5 Şubat 1905 senesinde Suriye - Şam'a görevli olarak gönderildi.

Sayfa Derleme ve Tasarım: OduncuTimi / www.OduncuTimi.com

ÇİÇEK AÇAN, TOHUMLU KURŞUN KALEMLER

ÇİÇEK AÇAN, TOHUMLU KURŞUN KALEMLER
Yeşeren Kalem Kullanarak Doğa'yı KORU